Bu Eserin Yazarı :
ŞEYH ES-SEYYİD ALİYYÜL HEMEDÂNİ (Guddise sirrahu) hazretleri'dir.
Horasan'ın meşhûr erenlerindendir. İsmi Ali bin Şihâbeddîn bin Muhammed 'dir.
Peygamber efendimizin (s.a) soyundan olup seyyiddir.
1384 (H.786) senesinde vefât etti. Kabri şerifleri Hıtlan'dadır.
EVRAD-I FETHİYYE 'NİN FAZİLETLERİ HAKKINDA
Hazret-i Emir Seyyid Ali Hemedânî hazretleri söyle anlatır :
Bin dört yüz (1400) Evliyâ-i kirâma Allâh'a erme makâmı (mülâkat) nasib oldu.Her birisine, velâyet makâmına nasıl ulaştıklarını sordum.Bana, bu evrâd-ı şerifeye devam etmek suretiyle, velâyet fethinin müyesser olduğunu söylediler.
Bir gün, Mekke-i mükerremede Harem-i şerif içinde murakabede bulunduğum sırada, Resûl-ü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazır olarak: (Ey benim oğlum! Fethiyye virdini oku..) buyurdular. Birdenbire Hızır aleyhisselâm zuhûr etti ve beni elimden tutarak Mekke'nin Batha vadisine götürdü ve bana orada Fethiyye-i şerifeyi talim buyurdu.
Hızır âleyhisselamdan bu evrâdı öğrenir öğrenmez dağlar, taşlar, çöller, kumlar, sahralar, ağaçlar, yapraklar, gökyüzündeki melekler sanki benim hükmüme girdi, melekût ve ceberrut alemi önümde açılıverdi.
Bir başka rivayete göre de, Fethiyye evrâd-ı şerifesini derleyip tertipledikten sonra Beyt-i şerife varmışlar ve orada misafir oldukları bir gece mânâlarında Hazreti Muhammed Seyyid-i kâinat hazretlerini mübarek ellerinde bazı evrâd bulunduğu halde görerek:
— Huz, hâzih-il Fethiyye (Al, Fethiye işte budur) fermanı üzerine kendisine lütfedilen evrâdı şerifi almışlar ve kendilerinin tertipledikleri Fethiyye evrâdının aynı olduğunu anlamışlardır.
Bu evrâd-ı şerifeye devam edenlerin, Allahu teâlânın inâyeti ve Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellemin himem-i ruhaniyyeti ve bu evrâdı daha önce okuyan zevât-ı âlişanın ve hak velilerinin kudsî nefesleri berekâtiyle çok faydalanacakları ve özellikle Esmâ-ül Hüsnâ'dan feyiz alacakları meşayih-i kiram ve ulemâ-i izam tarafından bildirilmiş ve tebşîr edilmiş (müjdelenmiş) tir.
Fethiyye evrâdına devam edenler üzerine, Cenâb-ı Hak hayır ve bereket kapılarını açar, en kuvvetli ve şerli olan cinlerden emin olurlar.
Fethiyye evrâdı, sabah namazından sonra okunur.Cemaatle okunduğu takdirde zikir halkası teşkil olunur ve güzel sesli bir kişi tarafından okunur.Bittikten sonra hazır bulunanlar zevk ve şevk ile ve rûhani cezbe içinde zikrullâh ile meşgul olurlar.
Sâlik yalnız ise, Fethiyye-i şerifeyi dilerse yüksek sesle fakat zikirler mertebesini içinden okur.
Bitirdikten sonra vakti müsâit ise, işrak zamanına kadar mürâkabe ve zikr-i-kalbi ile meşgul olur veya Yâsin-i şerifi okur.Çünkü, zikrullâh'ın berakâtı ve hidâyet nûru ile ve zikir meclislerinde hazır bulunan meleklerin, sâlihlerin ve meşâyihin
ruhâniyyetleri ile kalbe tefekkür, teveccüh ve huzur ihsan buyurulur, rahmet ve muhabbet nazil olur.
Yine Seyyid Ali Hemedânî hazretlerinden naklen anlatmaktadır ki:
— Bir gece, Harzem şehri civarında, bir bostanın havuzunun kenarında uyuya kalmıştım.Birden, dört kişinin benim bulunduğum yere doğru geldiklerini gördüm.Havuzdan abdest aldılar.
Ben de abdest aldım ve onlarla birlikte namazı kıldım.Bu arada, kendi kendime Fethiyye'yi içimden mi yoksa yüksek sesle mi okusam diye düşünüyordum ki, imam selam verdi ve benim derlediğim Fethiyye'yi, aynen benim tertibim ile ve büyük bir şevk ve zevk içinde yüksek sesle okudu.
Sonradan, bana zâhir oldu ki, gerek imamlık eden ve gerekse kendisine uyup namaz kılan zevat, meleklerden bir tâife olup, bu zatların, sırf Fethiyye-i şerifenin ne vakit ve nasıl okunacağını öğretmek ve beni irşâd etmek niyeti vazifesi ile Allâhu teâla tarafından memur buyurulduklarını anladım.
Çünkü, bu vak'adan önce ben, Fethiyye-i şerife'yi sabah namazından evvel, yani ortalık henüz karanlık iken okurdum.Bundan sonra, meleklerden gördüğüm gibi, sabah namazlarından sonra okumaya başladım.